Sosyal Güvenlik Kurumunun Soyluları

0
59

 

Yazılı kaynaklardan XVI. yüzyıl Fransız tarihine baktığımızda Fransız halkının koyu bir mutlakıyetle yönetildiği görülmekte. Krallar, memleketin sahibi ve efendisi sayılırdı. Kralın Tanrı’dan başka kimseye hesap vermeyeceği kabul olunurdu. Kral ve çevresinin , zengin ve gösterişli yaşamına karşılık, halkın sıkıntılı bir yaşamı vardı. Fransız milleti eşitsizlik üzerine kurulmuş sosyal bir yapıya sahipti. Halk, birbirlerine eşit olmayan ve başka hak ve imtiyazlara sahip bulunan ; Soylular, Lordlar Burjuvalar Köylüler v.s ayrı ayrı sınıfa bölünmüştü. Soylular ve Lordlar büyük toprak ve Malikane sahibi idiler. Devlet memurluğu ve askerlikle uğraşırlar, devlete vergi vermezlerdi. Topraklarında, köylüleri çalıştırırlardı. Burjuvalar: Şehir ve kasabalarda oturan, iş ve Ticaret’le uğraşan kesimdi.

Köylüler: Halkın çoğunluğunu oluşturmakta idiler. Vergi verirler, askerlik yaparlar, soylu kişilerin ve rahiplerin tarlalarında çalışırlar, gerektiğinde onların angaryalarını görürlerdi. Hiçbir siyasal hakları yoktu. Ekonominin bütün yükü, vergileri bu sınıf karşılıyordu.

Şimdi neden diyeceksiniz yazımızın girişinde Fransız tarihinden bahsettik. Çünkü XXI. yüzyıl Sosyal Güvenlik Kurumunun yönetim şeklide aynen XVI. yüzyıldaki Fransa’nın yönetim anlayışı gibi. Kurumun Soyluları, Lordları ve Burjuvaları Kurum Müfettişleri. Köylüleri ise Şube müdürleri, Denetmenleri, Şefleri, İcra Memurları, VHKİ, memurları.

Değişimi Hisset Dönüşüme Ortak Ol sloganıyla hareket eden Sosyal Güvenlik Kurumunun idari yapısı gerçekten öylemi? Maalesef İşler nasıl ilerliyor nasıl gelişiyor nasıl hizmet üretimi yapılıyor kimler bu üretimde proaktif bir rol oynuyor artık bunlara bakılmıyor.

Üst kadrolara atanan Müfettişlerin bıraktıkları iş yükü Denetmenlerin sırtına yüklenmiş ve kendilerinin yapmadıkları denetimlerden hesap sorar konumlara gelmişlerdir. Diğer Kurum emektarları Şeflere, İcra Memurlarına VHKİ ve memur kadrolarında çalışanlara ise çeşitli mobing yöntemleri deneyerek yönetilmeye çalışmaktadır.

Kurumda işleri çekip çeviren, vatandaşla doğrudan muhatap olan, cezai müeyyidelerde memurlarla birlikte sorumlu tutulan sorunların ilk başvuru makamı olarak görülen şefler yıllardır özlük haklarının iyileştirilmesini ve bir üst yönetimde yer almak adına görevde yükselme sınavlarının açılmasını beklemiştir.

Sosyal Güvenlik Kurumu icra işlerini de kadrosunda bulunan İcra Memurları marifetiyle yapar fakat İcra Memurları normal memur gibi aylık ve ücret almaktadır. İcra memurları her gün hayatlarını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya çalışır. Canları pahasına bu zor görevi yerine getirmektedirler. Adalet Bakanlığı’nda aynı işi yapanlar ”İcra Müdür yardımcısı” veya ”İcra Müdürü” olarak Maliye Bakanlığında çalışanlar ”Gelir Uzmanı” olarak çalışmaktadır. Maliye Bakanlığı gibi SGK’nun alacakları da 6183 sayılı yasaya istinaden tahsil edilmektedir. Yapılan iş bakımından en ufak fark yoktur .

Yukarıda bahsettiğimiz hak ettiği halde özlük haklarını alamayan küskün kadro çalışanları ve Kurum çatısı altında çeşitli kadrolarda hizmet veren köylü kardeşlerimizin aslında SGK nun beynini oluşturduğu bilinmektedir. Yıllardır Kurumun kahrını yükünü ve ilerleyişini sağlayan bu kesime son yıllarda adeta tırpan vurulmuş ve emekleri hiçe sayılmıştır. Neden mi ? çünkü hiçbir konuda Kurum müfettişlerinden kendilerine sıra gelmemektedir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında ve Bakanlığın ilgili kurumu olan SGK yönetiminde müfettişler söz sahibidir. Bugün baktığımızda Kurum Başkan yardımcılarının, Genel Müdürlerinin, Daire Başkanlarının ve İl Müdürlerinin müfettiş kadrolarından geldikleri bilinmektedir. Merkez müdürlerinin bile kendi görevlerini yapmaktan kaçınan koltuk kapma yarışında olan müfettişlerden oluştuğu görülmektedir. Böyle olunca da, Kurumdaki herhangi bir oluşumda ve TBMM yeni bir torba yasa hazırlanacağı vakit müfettişler, buradan biz ne elde edebiliriz özlük haklarımıza daha fazla ne ekleyebiliriz acaba diye bakıyor ve sonunda istediği sonuca ulaşıyor.

Bu durum son olarak iş sağlığı ve güvenliği Kanununda kendini gösterdi. Torba yasayla yine Kurum Soyluları suyun yönünü kendi arazilerine çevirdi. 6331 sayılı Kanun ilk yayımlandığında İş güvenliği uzmanı olabilmek için iş güvenliği uzmanlığı eğitimine katılma ve sınavda başarılı olma şartı aranılırken ÇSGB teknik İş Müfettişleri kadrolarında çalışanlar için bu şart aranmıyordu. Şimdilerde torba yasayla yeni bir değişiklik yapıldı ve iş güvenliği uzmanlığı teknik olsun veya olmasın iş müfettişlerinin ve sigorta müfettişlerinin hepsine birden verildi. Hiçbir eğitime katılmadan ve sınava tabii tutulmadan Hoopp iş güvenliği uzmanlığı belgesi cepte….

“Hiçbir fırsatı kaçırma fırsatını asla kaçırma” Devletin işverenleri deniz tabiiki büyüğünden oltayı sallamak lazım.

Anlamadığım bir husus 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 59. maddesinde, kanunun uygulanmasına ilişkin işlemlerin denetiminin, kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları eliyle yürütüldüğü ifadesine yer veriliyor. Kurumun denetim işlevi sosyal güvenlik müfettişleri ve sosyal güvenlik denetmenleri tarafından yerine getiriliyor.

İyide! müfettişler sayesinde şeflerin, memurların kariyer planı yapmadıkları dolayısıyla eğitime zaman ayırmayınca bütün sorumluluğun denetmenlere atıldığı kısacası Kurumun bütün denetim yükünü üstlenen Sosyal Güvenlik Denetmenlerinin İş Sağlığı Güvenliği Kanununun dışına çıkarılması sizce de adaletsizlik değil mi?

Neden Kanunda geçen ifade değiştirilmeden aynen “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları” şeklinde torba yasada yer almadı? Neden ifade ayrıştırılarak sadece “Sosyal Güvenlik Müfettişleri” denildi. Neden birlikte üretilip birlikte paylaşılmıyor bu ayrımcılık niye!

Neden olmasın Asıl işi köylüler yapacak Kaymağını soylular yiyecek !

Melike AYDINLI

SGKRehberi

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazınız!
Lütfen isminizi buraya giriniz